Gentleoctopus: Paul Kossoff : İnsanları öldükten sonra hatırlamak kadar kötü bir şey varsa o da öldüğü gün anmaktır diye düşünüyorum. Bunun ...
Gentleoctopus: Paul Kossoff: İnsanları öldükten sonra hatırlamak kadar kötü bir şey varsa o da öldüğü gün anmaktır diye düşünüyorum. Bunun yerine doğduğu günü temel almak daha doğru bir davranış olur sanırım. Paul Kossoff, bugün yani 14 Eylül'de doğanlardan biri. Black Cat Bones ile başlayıp Free ile devam eden, Back Street Crawler ile noktayı koyan İngiliz gitarist. Heyecanları, hayal kırıklıkları, yeteneği ve kaliteli işleri ile öne çıkan Kossoff kısa süren ömrüne pek çok başarılı albüm sığdırmış.
14 Eylül 1950'de Hampstead, İngiltere'de doğuyor. Kendini bulmaya çalıştığı yıllarda, 9 yaşındayken radyoda The Shadows dinliyor ve müziğe olan ilgisini keşfediyor. Ailesi de durumun farkına varınca ona Blanche Monroe'dan klasik gitar dersleri aldırıyor. 6 yıl süren bu eğitimin ardından gitardan uzaklaşıyor. Ama tam da o sıralarda başka bir şey oluyor; "Yeniden çalmaya başlamam için gerekli olan ilk gerçek ilhamı Eric Clapton ve John Mayall’ı küçük bir klüpte çalarken gördüğümde aldım. Clapton’ın kim olduğunu ya da neler dönüp bittiğini bilmiyordum. Ama kulüpteki insanlar ona “Tanrı, Tanrı” diye bağırıyorlardı. Gerçekten dikkatimi çekti ve gitar çalmaya devam etmek istedim. Klasik gitar eğitimimin el becerisi kazanmam dışında bu müzikle hiçbir ilgisi olmadığını gördüm. Clapton’dan sonra ilgim daha da arttı. Ondan Peter Green, B.B. King ve Freddie King’e geçtim ve sonra işin özüne, ruhuna indim; Otis Redding, Ray Charles. Green ve Clapton hem çok yetenekli hem de güçlü çalıyordu. Clapton, olmak istediğim her şeydi. Long John Baldry’i de severdim, Rod Stewart da o günlerde iyiydi. Jeff Back’in grubuyla görmüştüm Stewart’ı ve çok etkilenmiştim. O sıralarda Black Cat Bones adında bir Blues grubu kurdum. Ama grup dağıldı çünkü Simon Kirke ile başka bir grup kurmak istemiştim.."¹
COMMENTS